İzmir Barosu: Ana Sayfa
İzmir Barosu: Ana Sayfa
Sevilay Yükselir'e Açık Mektup
23 Eylül 2011 - 16:00:00
Sevilay Yükselir'in Sabah gazetesinin 21 ve 23 Eylül 2011 tarihli nüshalarında avukatların adliye girişlerinde aranmayı reddetmelerinden yola çıkarak ayrıcalık talebi olarak değerlendirdiği görüşlerine ilişkin İzmir Barosu'ndan açık mektup
 

SEVİLAY YÜKSELİR'E AÇIK MEKTUP,

 

Sayın Sevilay Yükselir,

21 ve 23 Eylül 2011 günlü Sabah Gazetesi'ndeki yazılarınızda avukatların adliye girişlerinde aranmayı reddetmelerinden yola çıkarak ayrıcalık talebi olarak değerlendirdiğiniz bu durumu eleştiri konusu yaptığınız ve buradan hareketle esasen avukatlık mesleği için bir ayrıcalık anlamına gelmeyen, bireyin hak ve özgürlükleri için var olan'savunma dokunulmazlığı'kavramına saldırdığınız görülmektedir.

 

Masumluk karinesi başta olmak üzere, tutuklamanın bir tedbir olduğu adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birinin'makul sürede yargılanma'olduğu ve yargılamanın'tarafsız've'bağımsız'mahkemeler nezdinde gerçekleştirilmesi gerektiği gibi en temel hak ve özgürlüklerin içeriğinin yok edilmeye çalışıldığı günümüzde, şimdi de'savunma dokunulmazlığı'değerinden rahatsızlık duyulmaya başlanmış ve bu alan da tartışmaya açılmaya çalışılmaktadır. Anlaşılan sıra bu kavramın alt, üst edilmesine gelmiştir.

 

Savunma dokunulmazlığına saldırıda bulunurken, Alparslan Aslan adlı sanığın, Danıştay saldırısından dem vurmakta, Onun elini kolunu sallayarak, adliyeye girebilmesinin bu sonucu doğurduğunu polemik konusu yapmaktasınız.

 

İyiniyetli davranıp biran için bu karşı çıkışınızın ve saldırınızın kavramlar, değerler ve bu değerlerin bugüne nasıl geldiği ve hangi kavramın neyi koruduğu konusunda bilgi eksikliğinizden kaynaklandığına inanarak size önce insanlık değerlerinden ve savunma bağımsızlığından söz edelim isterseniz. İnsanlık, tarih boyunca değer ve kültür üretir, kendinden sonraki kuşaklara bu üretimini aktarır. İnsanlığın devamını sağlayan ve kalıcı olan da budur.

 

Hak ve özgürlükler, insanlık tarihinin çok zorlu mücadeleleri sonucunda, kan ve gözyaşı sonucu elde edilmiş değerleridir. Korunması ve geliştirilmesi de başta hukukçular olmak üzere tüm toplumun, bütün insanların sorumluluğundadır.

 

Savunma hakkı, temel insan haklarından biridir. Savunma dokunulmazlığı da özellikle siyasal içerikli davalarda, çok ağır bedeller ödenerek elde edilmiş, her zaman daha fazla geliştirilmeye ihtiyaç duyulan bir değerdir.

 

Savunma hakkının öznesi olan kişinin yani sanığın ifadesine başvurulmadan aleyhinde karar verilememesi, yargılama esnasında tutuklama tedbirine maruz kalsa da insan onuruna uygun ve masumiyet kuralı gereği duruşma salonuna bağsız olarak alınması, karardan önce son söz hakkının mutlaka sanığa verilmesi gibi temel kurallar, kanun koyucunun bir anda, bugün için aklına geldiği için koyduğu ve  yarın kaldırabileceği kanun maddeleri değildir. Bu kuralların her birini elde edebilmek için yaşamları ve özgürlükleri pahasına özellikle yüzlerce yıl mücadele verilmiştir.

 

Ve unutmadan hemen ekleyelim. Aslında aramaya karşı sözünü ettiğiniz güvenceler avukatın değil ama kelimenin tam anlamıyla savunma dokunulmazlığının ve sırrın masuniyetinin korunması amacına yöneliktir. Avukatların aranmasına karşı çıkmak, isimlerinin önünde avukat ünvanının bulunmasından değil, avukatların her gün onlarca savunma sırrıyla donatılmış olarak hareket ediyor olmasından kaynaklanmaktadır.

 

İşte bu nedenledir ki, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu 58. maddesi;'Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da Baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı haklarında soruşturma Adalet Bakanlığı'nın vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer C.Savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhanesi ve konutu ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak C.Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz'güvencesini getirmektedir.

 

Kamu hizmeti yapan ve görevini layıkı ile yerine getirmemesi durumunda ağır ceza yaptırımları ile karşı karşıya olan, gerektiğinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhinde ulusalüstü yargı makamlarına dava açabilen, gerektiğinde toplum vicdanını sarsan en ağır suçları işlediği iddia olunan bir bireyin savunma hakkının tecellisini sağlayan Avukatın üzerinin aranamaması da hem meslek sırlarının hem'avukatlık onurunun'korunması açısından elzemdir. Sıradan bir birey, mesleğini yerine getirirken, her gün, her an infaz koruma memuru, polis, savcı ve hâkim ile muhatap olmamakta, mesleğini layıkı ile yerine getirebilmek adına ve başkalarına vekâleten, gerektiğinde bu makamlarda bulunan kişileri şikâyet etmemekte, reddini talep etmemektedir. Gerektiğinde tüm Devlet kurumlarını hatta hepsinin sorumlusu olarak Devleti, Hükümeti dava etmemektedir.

 

İşte, bireyin hak ve özgürlüklerini korumak ve geliştirmek adına bu denli ağır sorumlulukların muhatabı olan bir mesleğin mensubu olan ve hemen her zaman birden fazla menfaatin ve çatışan çıkarın ortasında görevini icra etmek zorunda olan avukatın dokunulmazlık sahibi olabilmesi bütün bireylerin, tüm toplumun'savunma güvenliği'için zorunludur ve avukat bu nedenle'savunma dokunulmazlığı'nın koruması altındadır. Başka türlü mesleğini icra etmesi beklenemez.

  

Gazetecilerle kıyas yoluyla yaratmak istediğiniz bir diğer polemik konusu da gazetecilerin mesleklerini icra ederken avukatlar kadar sır saklamakla yükümlü oldukları ancak onların üstlerini aratmamak için böyle seslerini çıkartmadıkları, ayrıcalık istemedikleri yönünde.

 

Muhtemelen siz de bilirsiniz; Her mesleğin kendine özgü özellikleri vardır. O mesleği icra ederken toplumsal bir değerin gözetilmesi, korunması gerekiyor ise bunun için yapılan yasal düzenlemeler o meslekle ilgili ayrıcalık değil, bireyin ve toplumun daha üstün değerler yönünden menfaatlerinin korunması gereğidir. Nitekim Basın Kanunu 12. maddesi'Haber Kaynağı'başlığı altında;'Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz'güvencesini getirmektedir.

 

Bu güvence'toplumun haber alma hakkı','basın özgürlüğü'  ile doğrudan bağlantılı olduğu için hiç bir aklı başında birey ve doğal olarak biz avukatlar tarafından bu durum gazetecilere sağlanan bir ayrıcalık, bir üstünlük olarak tartışmaya açılmamaktadır. Sizi bilemiyoruz ama özellikle biz savunma mesleğinin icracıları gazetecilerin haber kaynağının açıklanmaya zorlanmamasına ilişkin bu düzenlemeyi bir ayrıcalık değil, demokratik toplumun bir gereği olarak algılıyor ve gazetecilere ait bu sırlarla adliyeye girdiğimiz her seferinde de aranmayı reddediyor ve bu hakkı sonuna kadar savunuyoruz. 

 

Sayın Sevilay Yükselir,

 

Son söz olarak söylemek gerekirse; Bir gazetecinin, siyasal iktidara yakın olmak amacı ile, bireyler arasında ayrıcalık yapılmasına karşı çıkıyormuş izlenimi vererek, insanlığın temel kazanımlarına ve güvencelerine saldırı yöneltmesini, kavramları tahrif etmesini kabul edilemez buluyoruz. Basın mensubu olmaktan aldığınız gücü, hak ve özgürlükler yararına kullanmanızı diliyor savunmanın temsilcileri olarak, savunma bağımsızlığına, sırrın korunmasına yönelik her türlü saldırının karşısında olacağımızı ve yargının diğer kurucu unsurlarından daha farklı bir uygulamayı hiçbir koşulda kabullenmeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.

 

Unutmayın, bugün aranmasını istediğiniz çantada birgün sizin korunması gereken savunma evraklarınız olabilir.

 

Av. Sema PEKDAŞ

İzmir Barosu Başkanı

 
İçerik-11
İçerik-10
İçerik-12
İçerik-9
İçerik-13
Baro Levhası BARO LEVHASI
Sicil No:
Adı:
Soyadı:
BaroNet
Anlaşmalı Hastaneler
Av.M.Taner Ünlü Kütüphanesi
BaroTV
OCAS
UYAP
Avukat Spor Oyunları
Baro Kart
E-İmza