BASINA VE KAMUOYUNA
Daha önce defalarca konuştuk,söyledik, haykırdık!Önünüze gelen dosyalardaki kadınlar evrak değil bir insan dedik.
Anayasa, kanunlar, uluslararası sözleşmeler, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti dedik. Kadınlar öldürülüyor, şiddet görüyor dedik.
Şimdi Devlete göre bir kağıt,bir işyükü,bir dosya azaldı.
Bize göre ise bir insan öldü. Tıpkı korumayanlar,ciddiye almayanlar ,odasından kovanlar gibi acıkan,üşüyen,susayan,öfkelenen,korkan ve sevinen ve mutlu olmak isteyen bir kadın daha öldürüldü.
38 yaşında, üniversite mezunu, öğretim görevlisi, 1.5 yaşında bir çocuk sahibi bir kadın, Serpil ERFINDIK boşandığı eşi tarafından öldürüldü.
Serpil ERFINDIK daha önce kolluğa durumunu anlattı, savcılığa durumunu anlattı ,aile mahkemesine durumunu anlattı.
Aile Mahkemesi önce üç aylık , sonrasında bir aylık koruma kararı verdi.
Tehditler yine sona ermedi. İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezine başvuran Serpil ÖZFINDIK'ın gerekli dilekçeleri düzenlendi ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.
Ailesinin beyanına göre Cumhuriyet Savcısı "SEN YİNE NİYE GELDİN, BİRDE ÖĞRETİM GÖREVLİSİ OLACAKSIN ,ÇAN ÇAN ÇAN NE BU ÇENE,BEN ZATEN AMELİYAT OLACAĞIM RAPOR YAZMAM LAZIM SİZİNLE Mİ UĞRAŞACAĞIZ " diyerek odadan kovdu.
Elindeki bir aylık koruma kararının son günü evinde şikayetçi olduğu eski eşi tarafındanbıçaklanarak öldürüldü. Şuan fail halen yakalanamadı.
ŞİKAYETÇİYİZ.
1-)Şiddete uğrayan, uğrama ihtimali olan, öldürme ile tehdit edilen kadınları ;bir evrak olarak gören hakim,savcı ve kolluk görevlilerinden;
2-)Tüm taleplere rağmen türlü bahanelerle mağdurları bir kere bile dinlemeye zahmet etmeyen odasından kovan Aile Mahkemesi Hakimleri ile Cumhuriyet Savcılarından
3-) Tebliğde geçen süreye, karara itiraz süresi olan iki hafta ve hakimin karar verme süresi bir hafta eklendiğinde tedbir kararının kesinleşmesi için en az 1 aya ihtiyaç olduğunu ve bu süre içinde zorlama hapsi uygulanamayacağını bildiği halde, defi bela defi kaza şeklinde 8 günlük,14 günlük,15 günlük, 1 aylık , 2 aylık koruma kararı veren, bu kararlara itirazları okumadan reddeden Aile Mahkemesi hakimlerinden,
4-) Koruma denen şeyi bir polis memurunun cep telefonu numarasını vermekten ibaret sayan koruma kararlarının infazından sorumlu Cumhuriyet Savcıları ve Kolluk görevlilerinden,
5-)İstanbul ve Ankara'da "kadına yönelik şiddet" vakaları için özel Savcılıklar varken, talep ettiğimiz halde İzmir'de özel Savcılık kurmayan Adalet Bakanlığından,
6-)Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile ilgilenirmiş gibi yapan, Şiddet Önleme ve İzleme Birimlerine yeterli kadroyu dahi istihdam etmeyen ,birkaç personel ile bu sorunu çözeceğini sanan, adı var kendi yok Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından,
7- Kararları işyükü gibi görüp kararların infazını takip etmeyen, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünden
8-) Adli mercilerin önüne soruşturma talebi ile gelen tehdit, basit yaralama,hakaret gibi suçlarının mağduru kadınlara avukat yardımı yapılmasına müsade etmeyen Ceza Muhakemesi Kanununu değiştirmeyen TBMM'den,
9-) Serpil ERFINDIK'ı acımasızca öldüren Vedat ATİK'ten
10-)Serpil ERFINDIK'ı odasından kovan Cumhuriyet Savcısından, koruma kararını layıkıyla infaz etmeyen kolluk görevlilerinden
ŞİKAYETÇİYİZ.
Yukarıdaki herkes bu cinayetten sorumludur. Bu olaya dahli olan herkes kirlenmiştir. Duymayan, görmeyen, bilmeyen bir devlet, devlet değildir.
Acımız çok büyüktür.
İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi olarak tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Sorumlular yargılanıp cezalandırılana kadar bu işin peşini bırakmayacağımızı tüm kamuoyuna ve ilgililere bildiririz.
İZMİR BAROSU KADIN HAKLARI DANIŞMA VE HUKUK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ