İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI'NIN MİT YASASI DEĞİŞİKLİĞİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan ve kamuoyunda "MİT Yasası Değişikliği" olarak bilinen Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin içerdiği düzenlemeler, MİT'i olağanüstü yetkilerle donatmakta ve yargı denetiminden muaf hale getirmektedir.
Teklife göre MİT, belli suçlara ilişkin olarak yürütülen soruşturmalarda ve kovuşturmalarda ifade tutanaklarına, her türlü bilgi ve belgeye erişebilecek, bunlardan örnek alabilecektir. Böylelikle yargısal sürecin tüm ayrıntıları MİT ile paylaşılacak, soruşturmanın taraflarına dahi getirilen kısıtlamalar uygulanmayacak, CMK'nın hakim ilkesi olan "hazırlık soruşturmasının gizliliği" ilkesi geçerliliğini yitirecektir.
Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde MİT ile temasa geçecek, konunun MİT'in görev ve faaliyetlerine ilişkin olduğunun anlaşılması veya belgelendirilmesi üzerine adli yönden başkaca bir işlem yapılmayacak ve herhangi bir koruma tedbiri uygulanmayacaktır.
MİT mensupları ile MİT'te görev yapmış olanlar, MİT'in görev ve faaliyetlerine ilişkin hususlarda tanıklık yapamayacak, ancak devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı hallerde MİT mensuplarının tanıklığı MİT Müsteşarı'nın, MİT Müsteşarı'nın tanıklığı ise Başbakan'ın iznine bağlı olacaktır. Kimlikleri değiştirilenler, MİT'in görev ve faaliyetlerine yardımcı olanlar veya istihbarat hizmetlerinde istifade edilenler, kamu görevlisi olup olmadıklarına bakılmaksızın görev, faaliyet ve yardımları sebebiyle sorumlu tutulamayacaklardır.
MİT mensupları görevlerini yerine getirirken ceza ve infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerle önceden bilgi vermek suretiyle görüşebilecek, görevinin gereği terör örgütleri dahil olmak üzere milli güvenliği tehdit eden bütün yapılarla irtibat kurabilecektir. Bu irtibatın niteliği ve sınırları hakkında kanun teklifinde herhangi bir hüküm bulunmaması, MİT'e bu alanda sınırları belirli olmayan, yasama ve yargı denetimden uzak bir yetki tanınması sonucunu doğurmaktadır.
Kanun teklifindeki düzenlemeye göre MİT, kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bankalar ve diğer tüm tüzel kişilerden, bilgi ve belge alabilecek, bu kuruluşların arşivlerinden, elektronik bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim altyapısından yararlanabilecektir. Bu kapsamda talepte bulunulanlar, kendi mevzuatlarındaki hükümleri gerekçe göstermek suretiyle talebi yerine getirmekten kaçınamayacaklardır.
Kanun teklifinde, MİT'in faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri yayınlayan muhabir, sorumlu müdür ve basımcılara uzun süreli hapis cezası getirilmektedir.
Bu düzenlemeler, yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran, yürütmenin bir kurumunu yargı organları üzerinde bir konuma taşıyan, yargı organlarının görevlerini yapmasına engel teşkil eden ve yürütmenin yargıya açık müdahalesini hüküm altına alan düzenlemelerdir. Kişisel verileri, özel hayatın gizliliğini, iletişim ve basın özgürlüğünü koruyan diğer kanunlardaki tüm hükümler, bu teklifin kanunlaşması halinde geçersiz olacaktır.
Demokrasi ve hukuk devleti kavramları ve uygulamaları tarih içinde gelişmiş ve son noktada cumhuriyeti ve demokratik hukuk devletini tanımlayan temel ilke olan kuvvetler ayrılığı ilkesi hakların, özgürlüklerin ve bireyin devlet karşısındaki güvencesi olmuştur.
Siyasal iktidar, sürdürücüsü olduğu rant ve yağma düzeni içinde, cumhuriyet tarihinde görülmemiş boyuttaki yolsuzlukların açığa çıkması üzerine telaşa düşmüş, adeta demokrasiye ve hukuk devletine savaş ilan etmiştir. Bu kanun teklifinde yer alan düzenlemelerin amacının, siyasal iktidarın ve emri altındaki kamu organlarının son dönemde açığa çıkan yasadışı faaliyetlerinin, yargı denetimi dışında bırakılmasını ve bu faaliyetlerin devamını sağlamak olduğu açıktır.
Bu kanun teklifi, son dönemde yürürlüğe giren internet yasakları ve benzeri kısıtlayıcı yasal düzenlemelerle birlikte değerlendirildiğinde, dikta rejimine doğru gidişin hız aldığının göstergesidir. Tarihteki hiçbir diktatörlük rejimi denetlenmekten hoşlanmamış, hatta kurallarını belirlediği yargısal denetimden dahi kaçma çabası içinde olmuştur.
İzmir Barosu olarak, görev tanımı belirli olan Milli İstihbarat Teşkilatı'nı neredeyse sınırsız yetkilerle donatan, yargının ve diğer tüm kurumların üzerinde, ayrıcalıklı bir konuma getiren bu kanun teklifini, siyasal iktidarın hayatın her alanını kendi ideolojik - politik yönelimi doğrultusunda düzenlemeyi ve denetlemeyi amaçlayan uygulamalarının yeni bir adımı olarak değerlendiriyoruz.
Ülkeyi kara bir ütopyanın bataklığına sürükleyen totaliter düzenlemelerin ve yürütmenin yargıya üstünlük arayışının karşısında duracağımızı, demokratik hukuk devletini, insan hakları ve özgürlüklerini savunmaya kararlı bir şekilde devam edeceğimizi bir kez daha yineliyor ve muhataplarını bu kanun teklifini geri çekmeye, milletin vekillerini ise iktidarın sorgusuz tasdikçisi olmak yerine halkının özgürlüklerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.