BASINA VE KAMUOYUNA
Bilindiği üzere, İktidar partisi mensubu bir kısım politikacılar, kamu bürokratları ve iş adamlarının karıştığı yolsuzluk operasyonları kapsamında gündeme gelen, İzmir İli, Urla İlçesi, Zeytineli Köyü, Hacılar Koyu'ndaki kaçak yapıları yıkımdan kurtarmak amacıyla , taşınmazların bulunduğu parseller, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İzmir 1 No'lu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu'nun 28.11.2013 tarih ve 200 sayılı kararı ile, 1.derece sit alanı olmaktan çıkartılarak, "sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı" olarak tescil edilmiştir.
Söz konusu tescil kararının iptali için, İzmir Barosu Başkanlığı ve içinde İzmir Barosu'na kayıtlı avukatların da yer aldığı Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları tarafından davalar açılmıştır. Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu da 26-27 Nisan 2014 tarihinde Seferihisar'da yapmış olduğu toplantısında, iptal davasına konu edilen Hacılar Koyu'nda tespit ve inceleme yapılmasını gündemine almıştır. Bu karar üzerine İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Ayşegül ALTINBAŞ, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi Av. Ali ARABACI ve açılan tescil iptali davalarının vekillerinin de içlerinde olduğu 20 kişilik Avukat Heyeti, 27.04.2014 tarihinde dava konusu Koyda incelemelerde bulunmak yola çıkmışlardır.
Heyettekiler, Hacılar Koyu'na inen kadastral yolun, kıyıya ulaşmadan birkaç kilometre önce, otomatik açılır kapanır bir demir kapı ile kesildiğini, kapının üzerine "özel arazidir girmek yasaktır" ve "dikkat köpek var" tabelalarının monte edildiğini, kapının kenarlarına duvar çekildiğini ve üzerine kameralar yerleştirildiğini ve demir kapıdan itibaren kilometrelerce uzunlukta tel örgü çekilerek arazinin herhangi bir yerinden kıyıya erişimin tamamıyla engellendiğini görmüşler, hakkında yıkım kararı olan binalara ve sahile erişimleri mümkün olamadan geriye dönmek zorunda kalmışlardır.
Heyet; dönüş yolunda bazı sivil şahısların sözlü hakaret ve saldırısına maruz kalmış, heyetteki bir araç taşlanmıştır. Bu olayın hemen sonrasında, Heyet, Zeytineli Köyü yolunda Urla İlçe Jandarma ekipleri tarafından, konut dokunulmazlığını ihlal ettikleri gerekçesi ile durdurulmuş, heyette yer alan Avukatların kimliklerine el konulmak ve ilçe jandarma karakoluna götürülmek istenmiştir. Heyetteki Avukatlar, takip ettikleri bir dava nedeniyle inceleme yapmak amacıyla burada bulunduklarını, alıkonulmalarının keyfi ve hukuksuz olduğunu, kendilerini gözaltına almak istiyorlarsa kanunen Urla Nöbetçi Savcısı'nın buraya gelmek zorunda olduğunu, bunun haricinde hiçbir gerekçeyle karakola gitmeyeceklerini ifade etmişlerdir.
Heyetteki Avukatlar, yaklaşık üç saat boyunca bulundukları yerden ayrılmalarına izin verilmemiş, seyahat özgürlükleri engellenmiş ve keyfi bir şekilde alıkonulmuşlardır. Bu esnada İzmir Barosu Başkanı Avukat Ercan Demir olay yerine gelmiş, gözaltı emrini veren Urla Savcılığı ve diğer adli-idari makamlarla görüşmüş, üç saatin sonunda yoluna devam etmesine izin verilen Heyet bu kez de birkaç kilometre sonra trafik kontrolü adı altında kimlik tespiti yapmak amacıyla jandarma trafik ekipleri tarafından tekrar durdurulmuş ve araçlardaki kişilerin kimlikleri toplanmak istenmiştir. Jandarma'nın bu ikinci hukuksuz girişimine de karşı durulmuş, trafik kontrolünün amacına uygun olarak sadece araç şoförlerinin ehliyetleri ibraz edilmiş, yolcuların kimliklerinin istenilmesi heyetçe kabul edilmemiştir.
Olayın meydana geliş şekli ve yaşananlardan da anlaşılacağı üzere, inceleme yapmak amacıyla alanda bulunan Avukatların durdurulması, alıkonulması ve haklarında gözaltı işlemi uygulanmak istenmesi son derece keyfi olup, hukuka ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış insan hak ve özgürlüklerine açıkça aykırıdır.
Avukatlık Kanunu 76/1. maddesi gereğince "insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunmak ve korumak" Baroların amaçları arasındadır. Aynı Kanunun 76/2. Fıkrası hükmüne göre ise barolar amaçları doğrultusunda faaliyette bulunurlar. Kanunlarca barolara verilmiş görevlerin doğal sonucu olarak, toplumun genel çıkarlarını, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunma niteliğine sahip bu tür davalar sebebiyle, araştırma ve gözlemlerde bulunmak ve yerinde incelemeler yapmak, inceleme sonuçlarını paylaşmak, toplantılar düzenlemek, Avukatlık Mesleğinin ifası anlamına gelen çalışmalardır. Bu tür çalışmalarda bulunan Avukatların mesleki faaliyeti; Avukatlık Kanunu'nun 1. Maddesinde tanımlanan Avukatlık Mesleğinin kamusal tarafını oluşturmaktadır.
Olay günü görevli olan Urla Cumhuriyet Savcısı Galip Yılmaz ÖZKURŞUN'a, meslektaşlarımızın görev gereği arazide oldukları ve inceleme yapmak amacıyla orada bulundukları bizzat İzmir Barosu Başkanı tarafından bildirilmesine ve Avukatlık Kanunu'nun 58. Maddesinde yer alan açık hükme rağmen, Savcının, heyetteki Avukatları Jandarma vasıtasıyla gözaltına almak istemesi, hukuka aykırı olarak 3 saat boyunca özgürlüklerinden yoksun bırakarak alıkoyması, Avukatların nezdinde tüm kamuoyuna gözdağı vermekten başka bir anlama gelmemektedir.
İzmir Barosu olarak; hakkında kesinleşmiş yıkım kararı olan binaları yıkmak ve kamuya ait olan koyu, hukuksuz bir şekilde halkın erişimine kapatanlar ve bunları teşvik edenler ile göz yumanlar hakkında yasal işlem yapmak yerine, bu hukuksuzlukla mücadele eden meslektaşlarımızı gözaltında altına almaya kalkışarak, adeta bu tür saldırıları teşvik eden Urla Savcılığı ve jandarma görevlileri ile kaçak yapılarla ilgili olarak yaşanan hukuksuzluğun müsebbibi olan her bir politikacı, bürokrat, gerçek ya da tüzel kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı, hukuka aykırı bir şekilde halkın erişimine kapatılan kıyıların yeniden halka açılması için yürütülecek hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.
Saygılarımızla
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI