SOYKIRIM İDDİASINI REDDEDİYORUZ.
1915 yılında Osmanlı imparatorluğu birçok cephede savaşmaktadır. Cepheler arasında bağlantıyı sağlayabilmek içinde bir takım tedbirler uygulamıştır. Bunlardan birisi de Tehcirdi.
Bu gün olduğu gibi o tarihte de. Emperyalist bir müdahale ve paylaşma olayı vardır. Ermenistan'ın ilk Başbakanı Kaçaznuni 1923 yılında Taşnak Partisi kongresinde "bize denizden denize vatan toprak vaat ettiler. Biz onların dolduruşuna geldik ve birçok Müslüman katlettik Türkler vatanını savunuyorlardı. " demiştir. Tehcir olayı olmasaydı Türkiye istiklal savaşı yapamazdı.
Soykırım ise hukuki bir kavramdır. 1948 yılında BM sözleşmesi ile tarif edilmiş bir suçtur. Bu gün günlük dilimizde her türlü katliama soykırım diyoruz. Ancak konu bu kadar basit değildir.
Almanların Yahudilere yapmış olduğu soykırım sonucunda bu tanım yapılmış ve Uluslararası ceza hukukuna da girmiştir.
1948 öncesi olaylara bunu uygulanması mümkün değildir.. Kanunsuz suç olmayacağı. Lahey Adalet divanı kararları ile de tespit edilmiştir.
1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi'nde "uluslararası bir suç" olarak düzenlenmiştir.
Soykırım suçu, sözleşmenin 2. ve 3. maddelerinde tanımlanmıştır. Buna göre, "ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu, grup niteliğiyle kısmen ya da tamamen ortadan kaldırmak kastı ile" yapılan eylemler suç kapsamına girmektedir.
Hukuki bir metnin anlamı ve kapsamı keyfi olarak ne genişletilebilir, ne de daraltılabilir.
Sözleşmenin 6. maddesi soykırım kararını sadece yetkili mahkemelerin verebileceğini belirtmektedir.
Hukuka göre Ermeni soykırımı konusunda bir karar verecek olan mahkeme ancak Türk mahkemeleridir. Bunun yanı sıra Lahey adalet divanı gibi taraflardan biri götürdüğü zaman uluslararası bir mahkeme karar verir. Papa, Avrupa Parlamentosu ya da Putin veya Obama bu konuda karar veremez bunların böyle bir yetkisi yoktur.
Öncelikle Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin suçlamayı kabul edip özür dilemesini, ardından gereğini yerine getirmesini istemektedirler! Diz çöktürülecek, direnci kırılacak Türkiye'ye, ruhunun huzur bulması, rahatlaması, sistem tarafından kutsanması için ne isteniyorsa vermesi gerektiği fısıldanmaktadır. Soykırımcı olduğunu kabul etmiş bir Türkiye'nin siyasal sınırlarını daraltarak Ermenistan'a vereceği tazminat ve toprak gibi jestlerle sorunun kapanacağı, baş ağrısından kurtulacağı telkin edilmektedir!
Hukuk ve bilim dışı iftiralar, tarihsel gerçekleri değiştirmeye, Türk halkının milli direncini kırmaya yetmeyecektir.
İzmir Barosu olarak hiçbir hukuki dayanağı olmayan soykırım iddiasını kabul etmediğimizi, hukukun üstünlüğü için bundan sonra da bu tür iftiralara karşı mücadele edeceğimizi kamu oyuna ilan ederiz.