KADIN DOĞURGANLIĞINA MÜDAHALE EDEN SİYASAL İKTİDARIN TEMSİLCİLERİ, ÇOCUK NÜFUSUN ARTIŞI İLE KATLANACAK OLAN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN GEREKLİ POLİTİKALARI YAŞAMA GEÇİRMEKTEN UZAK BİR YAKLAŞIM SERGİLEMEKTEDİRLER.
20 Kasım 1989 'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin yıldönümünde, bir Dünya Çocuk Hakları Günü'nü daha yaşıyor ve kutluyoruz.
Sözleşmede geniş boyutlarıyla ele alınmış, yıllar içinde değişen toplumsal yaşam düzleminde geliştirilmiş ve yaşama geçirilmiş olan çocuk haklarına ilişkin düzenlemeler tüm dünyada önemle ve ciddiyetle ele alınmaktadır. Bu sözleşme, dünyadaki bütün çocukların insan haklarını düzenleyen bir "anayasa" niteliğindedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 1990 yılında imzaladığı sözleşme uyarınca, yıllar içinde ülkemizde yürürlüğe giren mevzuatın yetersizliği ve yasal düzenlemelerin uygulama aşamasındaki sorunlar, toplumun bu en güçsüz bireyini halen korunmasız bırakmış, gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemiz çocukları da her türlü istismarın ve sömürünün öznesi olmaya devam etmişlerdir.
Çocukları "yarının umutları" söylemiyle sadece gelecekle ilişkilendiren anlayış, çocuğun bir birey olduğu ve bir birey olarak hakları bulunduğu gerçeğini gizlemekte, bu hakların en geniş anlamda yaşama geçirilmesi noktasındaki sorumlulukların farkına varılmasını engellemektedir. Adeta sipariş verircesine kadın doğurganlığına müdahale eden siyasal iktidarın temsilcileri, çocuk nüfusun artışı ile katlanacak olan sorunların çözümü için gerekli politikaları yaşama geçirmekten uzak bir yaklaşım sergilemektedirler.
Devlet ve aile tarafından psikolojik ve bedensel gelişimi gözetilerek, gereken tedbirler alınarak korunması gereken çocuklar, yanlış eğitim politikaları, sosyal hizmetlerde yetersizlik, yoksulluk ve yoksunluk gerçeklerinin yarattığı ağır yaşam koşullarında varolmaya, soluk almaya ve toplumsal yaşama bir birey olarak katılmaya çalışmaktadır.
2012'de yapılan Ulusal Çocuk İşçiliği Araştırmasına göre, 6-17 yaşları arasındaki çocukların yaklaşık %6'sı, sokak işçiliği, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerdeki ağır ve tehlikeli işler ve tarımda ücretli, aile dışı, göçer ve geçici işler dahil olmak üzere, ekonomik faaliyetlere dahil olmaktadır.
Çocuk işçiliğinin yaygınlığı, çocuk işçilerin ölümü ve sakat kalmasındaki artış oranı, devlet tarafından çözüm noktasında yeterli bir değerlendirilmeye tabi tutulmamakta, bu alanlardaki yaralayıcı gerçekler gözardı edilmektedir.
Cinsel suçlarda çocukların mağduriyeti ve erken yaştaki evliliklere ilişkin belirgin veriler, ülkemizde çocuk haklarının ihlali kapsamındaki karanlık bir noktaya dikkat çekmektedir.
Ülkemizde çocuk hakları ihlallerinin yoğun bir şekilde yaşandığı alanlardan biri, çocuk cezaevleridir. Adalet Bakanlığı Ceza Ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı son istatistiklere göre halen 1.719 çocuk tutuklu ve hükümlü cezaevlerinde bulunmaktadır.
2013 yılı içinde, Aliağa Şakran'da bulunan Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumu'nda yatan çocuk tutuklu ve hükümlüler ile müdafii avukatların, kötü muamele yapıldığı, kurum yöneticilerinin keyfi tutum ve davranışlarda bulunduğu, hastane sevklerinin zamanında gerçekleştirilmediği, sosyal ve eğitsel faaliyetlerden yararlanmada sorunlar yaşandığı yönündeki şikayetleri üzerine İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi ve İzmir Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevi Komisyonu üyesi meslektaşlarımız tarafından iki ayrı ziyaret gerçekleştirilmiş ve bu ziyaretlerde gerek kurum yöneticileri gerekse çocuk tutuklu ve hükümlerle gerçekleştirilen görüşmelerde çarpıcı tespitlere ve sonuçlara ulaşılmıştır. İzmir Barosu tarafından yetkili makamlara iletilmek üzere , bu tespit ve sonuçları içeren bir rapor hazırlanmış bulunmaktadır.
İzmir Barosu olarak, Birleşmiş Milletler Dünya Çocuk Hakları Gününü kutladığımız bu süreçte, tüm yetişkinleri ve özellikle devlet kurumlarını, çocuk bireylerin mağduriyetlerinin giderilmesi ve en geniş çocuk haklarının yaşama geçirilmesi noktasında çaba harcamaya, gerekli önlemleri almaya ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İzmir Barosu Başkanlığı