BAĞIMSIZ YARGI "TEK ADAM" SÖYLEMLERİNE TESLİM OLMAMALIDIR
Başbakan/Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra, yeni adli yılı açılış törenine katılmayı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın konuşma yapmaması şartına bağlaması, bugüne dek benimsediği "hukuk ve yargı" algısının yeni bir tezahürü olup hiçbir şekilde kabul edilemez bir durumdur.
Adli yıl açılış törenleri, şekilsel olarak Yargıtay'ın ev sahipliğinde gerçekleşse de, yargının tüm unsurlarının, geçmişe, bugüne ve geleceğe ilişkin değerlendirmelerini, beklentilerini ve önerilerini dile getirdikleri ve kamuoyuyla paylaştıkları bir zemindir. Savunma örgütleri olan barolar ve Türkiye Barolar Birliği bu törenlerin vazgeçilmez unsurları ve ev sahipleridir.
Başbakan-Cumhurbaşkanı, henüz daha görevini bile devralmadan, yürütmenin başı olarak davetli olduğu bir toplantıya katılmayı böyle icapsız bir şarta bağlayarak, yargının kurucu unsuru olan savunmanın temsilcisine saygısızlık etmekle kalmamış, yargıyı biçimlendirme yönündeki adımlara bir yenisini daha eklemiştir.
Bu noktada, Yargıtay Başkanı'nın, konu ile ilgili karar vermek üzere Yargıtay Başkanlar Kurulu'nu toplantıya çağırması, iktidarın yargıyı biçimlendirme çabasının ne kadar etkili olduğunu açıkça gözler önüne sermiştir. Yargıtay Kanunu'nun 17. maddesinde görev ve yetkileri sayılan Başkanlar Kurulu eğer tören organizasyonuna ilişkin bu gündemle toplanır ve bir karar alırsa, temsil ettiği yüksek yargının saygınlığı büyük bir darbe alacak, siyasal iktidarın yargının bağımsızlığına yönelik saldırıları karşısında edilgen bir tavır göstermiş olacaktır.
Şimdi, Başbakan/Cumhurbaşkanı'nın iki dudağı arasından çıkan sözü emir telakki edip Yargının Kurucu unsuru savunmanın temsilcilerinin söz hakkını engellemeye çalışmak yargı bağımsızlığının yok edildiğinin ilanı olacaktır. Bu nedenle toplantı çağrısından derhal vazgeçmek ve daha önce belirlendiği biçimiyle adli yıl açılışını gerçekleştirmek şarttır. Tek adam tehditlerine boyun eğilmemelidir.
Unutmamak gerekir ki, "Bağımsız yargı", tek adam tavırlarına, söylemlerine, beklentilerine kurban edilemeyecek kadar değerlidir.
Başbakan/Cumhurbaşkanı'nın bu tavrı, demokratik hukuk devletinde asla yeri olmayan baskıcı ve otoriter nitelikte yasama ve yürütme faaliyetlerini devam ettiren siyasal iktidarın, kuvvetler ayrılığını hiçe sayan, yargı bağımsızlığını tanımayan uygulamalarının devamı niteliğindedir. Başbakan Erdoğan, yakın geçmişte, "Sistemde yaşadığımız sıkıntılar var. Umulmadık yerde yargıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. İşte bu kuvvetler ayrılığı denen şey var ya; o önünüze gelip engel olarak dikiliyor." şeklindeki sözleriyle yargı bağımsızlığına yönelik iradesini açıkça ortaya koymuştur.
Başbakan/Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri, yargının kurucu unsuru olan savunmaya, savunmanın onurlu temsilcileri olan avukatlara ve avukatların meslek örgütleri olan barolara ve Türkiye Barolar Birliği'ne yönelik tahammülsüzlüğünün ilk örneği değildir.
İzmir Barosu olarak, bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da, yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığına ve özellikle savunmaya ve savunma örgütlerine yönelik saldırılara karşı kararlı bir şekilde, yılmadan mücadele edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.
Saygılarımızla.
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI