Basına ve Kamuoyuna,
Bizler, yargı bağımsızlığına olan güvenin azaldığı, yargı kararlarının tartışılır olduğu, avukatların avukatlık faaliyetlerinden dolayı zorluklar ve engellerle karşılaştığı bir ülkenin stajyer avukatlarıyız. Son günlerde yaşananlar hukuk güvenliğinin ortadan kalktığı bir ülkede iş güvenliğinin de sağlanmasının mümkün olamadığını göstermektedir.
Siyasi iktidar geçtiğimiz günlerde yeni bir avukatlık yasa taslağını tartışmaya açmış bulunmaktadır. Taslakla stajyer avukatlar yönünden de bir takım önemli değişiklikler getirilmektedir.
Bunlar; staj süresinin iki yıla çıkarılması, staj süresince stajyer avukatların memur, işçi ve sözleşmeli personel olarak çalışmasına imkan tanınması, stajın son bir yılında stajyer avukatların ağır ceza mahkemeleri dışındaki duruşmaları takip edebilmelerine imkan tanınması ve avukatlık mesleğine kabul için sınavda başarılı olma şartının getirilmesi olarak sayılabilir.
Ancak, tüm bu düzenlemeler yapılmak istenen değişikliklerde stajyerin staj süresince yaşadığı sorunlara ve stajın niteliğine ilişkin sağlıklı ve gerçekçi bir değerlendirme yapılmamış olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Bizler, bugün itibariyle ekonomik sorunlar yaşayan, mesleğe hazırlıkta yetersiz eğitim süreçlerinden geçen, avukatlar tarafından ucuz ama nitelikli işgücü olarak görülen bir ara statüde bulunmaktayız. Mesleğe atıldığımızda bizleri bekleyen sorunları söz konusu bile etmiyoruz.
Taslakta ekonomik güvence problemi, başka işte sigortalı olarak çalışmanın önü açılmak suretiyle gerçek dışı bir yöntemle çözülmüş gibi gösterilmek istenmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Stajyer avukatların ekonomik sorunları taslakta yer aldığı biçimiyle memur, işçi ve sözleşmeli personel statüsünde çalışmaları sağlanarak çözümlenemez. Çünkü bu süreç, mesleki eğitimin ön planda olduğu ve bu amaca yönelik etkinliklerle sürdürülmesi gereken bir süreçtir. Bir stajyere staj süresince başka işlerde çalış demek staj yapma demekle eş anlamlıdır. Stajyerin ekonomik problemleri ancak ve ancak denkleri -hakim, savcı adayları- arasında uygulandığı gibi ekonomik güvencelerinin sağlanması yoluyla çözümlenebilir. Stajyerlerin yanında staj gördükleri avukatlarla ücret ilişkisine dolayısıyla bir işçi işveren ilişkisine girmeleri engellenmelidir. Diğer tüm çözüm arayışları amaca aykırı ve geçici önlemler olacaktır.
Yüksek yargı kararlarında da "… Stajyer avukatların ekonomik güvencesi yoktur. Sosyal devlet; ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadî ve malî tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve millî gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir." denilmek suretiyle stajyer avukatların ekonomik problemlerinin sosyal devlet ilkesi çerçevesinde çözümlenmesi gereğine işaret edilmiştir.
Mesleki donanım ve bilginin verilmesinin amaçlandığı bu dönemde stajyer avukatlar ekonomik kaygılarla boğuşturulmamalı. Stajyer avukatların ekonomik güvencesinin sağlanması ve bu bağlamda mevzuatın değiştirilmesi sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak doğmuştur.
Bu nedenle, öncelikle stajyer avukatların ekonomik problemleri burs veya kredi adı altında geri ödenmesi gereken bir bedel olarak değil, stajyerliğin anlamına uygun bir biçimde ve hakim ve savcı stajyerlerinde olduğu gibi gerçekçi çözümlerle ortadan kaldırılmalıdır. Yargı sisteminin sacayakları olduğu söylenen iddia savunma karar süjeleri arasında daha başlangıçta eşitsizlik yaratılmasının önüne geçilmeli ve denge sağlanmalıdır.
Ayrıca stajyerlerin yalnızca sağlık güvencesine değil, SGK sistemine tümüyle dahil edilmelerine yönelik düzenlemeler yapılmalı ve staja başlama anı Sosyal Güvenlik sistemine dahil olma anı olarak kabul edilmelidir.
Staj süresinin uzatılması ise mesleki eğitiminin verilmesi anlamına gelmeyecek, sorunun ötelenmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle staj süresinin iki yıla çıkartılmak istenmesi halinde bu sürenin bir yılı üniversite eğitiminin son yılına aktarılarak staj eğitiminin verimliliği sorunu bu şekilde çözülmelidir.
Staj eğitiminin amaca uygun olarak yeniden düzenlenmesi kaçınılmazdır. Staj eğitiminde uygulamalı derslere ağırlık verilmeli, eğitimci kalitesi artırılmalı ve uygulamadan gelen eğitimcilere öncelik verilmelidir. Unutmamak gerekir ki, staj eğitimi pratik hayata hazırlayan bir eğitim sürecidir.
Son olarak ise; avukatlık mesleğinde kalitenin arttırılması ve artan sayı nedeniyle haksız rekabet ve meslekte nitelik kaybı yaşanmasının önlenmesi amacıyla getirildiği söylenen sınav uygulamasının da tek başına çözüm olamayacağı açıktır. Artan hukuk fakültesi sayısı, öğretim üyesi yetersizliği, eğitim kalitesinin düşüklüğü ve benzeri tüm problemler göz ardı edilerek avukatlık sınavının tek çözüm olarak öngörülmüş olması da sorunun hafifsendiğini, çözüme yönelik alternatiflerin yeterince tartışılmadığını ve araştırılmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle;
Biz aşağıda imzası bulunan Baroları temsilen İzmir barosu tarafından düzenlenen Stajyer Avukatlar Çalıştayı' na katılan stajyerler olarak;
Bu durumun, yalnızca avukatlık mesleğinin kalitesinin arttırılması için değil aynı zamanda yurttaşların etkin ve yeterli bir hukuki yardıma ulaşmasının ve hukuk güvenliğinin sağlanmasının da olmazsa olmazı olduğunu kamuoyuna saygıyla duyururuz.
İZMİR BAROSU |
ANKARA BAROSU |
ANTALYA BAROSU |
BURSA BAROSU |
ÇANAKKALE BAROSU |
ERZİNCAN BAROSU |
HATAY BAROSU |
KAYSERİ BAROSU |
KIRKLARELİ BAROSU |
KOCAELİ BAROSU |
KÜTAHYA BAROSU |
MALATYA BAROSU |
MANİSA BAROSU |
ŞANLIURFA BAROSU |
TEKİRDAĞ BAROSU |
|
STAJYER AVUKATLARI