İzmir Barosu: Ana Sayfa
İzmir Barosu: Ana Sayfa
Baro Başkanı Sema Pekdaş'ın Adli Yıl Açılış Konuşması‏
04 Eylül 2012 - 00:00:00
Baro Başkanı Sema Pekdaş'ın Adli Yıl Açılış Konuşması‏
 


baskan konusma.jpg

 

Değerli Meslektaşlarım,  Değerli Yargıç ve Savcılar,

 

2012-2013 Adli Yılının; yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve adaletin önem ve anlamının anlaşılacağı bir yıl olması dileğiyle şahsım ve Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım adına hepinizi saygı ile selamlıyorum.

 

Geçtiğimiz yıl, hukuk çevrelerinin tartıştığı konuların başında CMK 250, 251 ve 252 maddelerinde düzenlenen Özel Görevli Ağır Ceza mahkemelerinin uygulamaları bulunmaktaydı.

 

Barolar ve hukuk çevreleri, siyasi tehdit aracı gibi işleyen tarzlarıyla hukuk devletinde yerleri bulunmayan Özel Görevli Ağır Ceza mahkemelerin kapatılması gerektiğini vurguladılar.

 

3. Yargı Paketinin TBMM deki tartışmaları sırasında iktidar partisi üyesi bir grup milletvekili tarafından, CMK m.250, 251 ve 252 maddelerinin kaldırılması ve TMK m.10 'da değişiklik yapılması suretiyle TMK kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davaların, Adalet Bakanlığı'nın teklifi üzerine, HSYK tarafından yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilmek üzere bölge ağır ceza mahkemelerinde görülmesine yönelik yasa teklifi verildi.

 

Verilen bu teklif ne bir hükümet tasarısıydı, ne de iktidar partisi milletvekillerinin çoğunluğu tarafından biliniyordu. Kısaca incelenmeyen, irdelenmeyen ve tartışılamayan bir önerge ile torba yasaya eklendi.

 

Mecliste gerekli tartışmalar yapılmaksızın hızla yasalaştı ve 2 gün içinde de Cumhurbaşkanı tarafından imzalanarak yayımlandı.

 

Böylece 6352 sayılı yasa gereği, bir tarafta Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri bildik uygulamaları ile devam edecek, diğer taraftan Yargı sistemimiz kamuoyunda terör mahkemeleri adı verilen Bölge Ağır Ceza mahkemeleri ile tanışacaktır.

 

6352 sayılı yasanın yasalaşma süreciyle yasa yapma tekniğine; içerdiği düzenlemeleri ile demokratik ilkelere ve hukuka aykırılığına öncelikle dikkat çekmek gerekir.

 

Söz konusu yasanın geçici 2/4 maddesi uyarınca, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemelerinde açılmış olan davalara kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakılmaya devam olunacağı, yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilemeyeceği de düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ortaya çıkan durum Anayasanın 2 nci maddesinde yer alan Hukuk Devleti ilkesine ve aynı suça, ayrı isim ve farklı yargılama usulleriyle değişik mahkemelerde bakılması, Anayasanın 10 ncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesine kesinlikle aykırıdır.

 

Her ne kadar söz konusu yasal değişiklikler yargı reformu olarak sunulmuşsa da, savunmaya yaklaşım, düzenlemenin reform niteliğinde olup olmadığını belirleyecek en önemli kıstastır.

 

TMK m.10 kapsamındaki suçlarla ilgili soruşturmalarda,  Özel Görevli Savcıların istemiyle gözaltındaki şüphelinin avukatıyla görüşme hakkı hakim kararıyla 24 saat kısıtlanabilecektir. Avukatlık mesleğine bu önyargılı bakış, aynı zamanda adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindedir.

 

İddianın ve ithamın dayanağını oluşturan kanıtları toplamak ve iddia etmek, savcı için nasıl bir görev ise, lekelenmemek de şüphelinin/sanığın hakkıdır. Suçlu olduğu  kanıtlanıncaya kadar , kişinin suçsuz sayılacağını öngören "masumiyet karinesi"nin parçası olan "lekelenmeme hakkı", temel bir insan hakkıdır. Dolayısıyla bir ithamla karşı karşıya kalan insanın savunma hakkı hemen başlar ve hak arama özgürlüğünün gereği budur. Silahların eşitliği yani iddia ve savunmanın eşit konumda bulunması temel ilkesi Yargılama faaliyetinin asli kurucu unsuru olan savunmanın konumunun içselleştirilmesini gerekli kılar ki, bu temel ilkenin temenni olarak kalmamasının hukuk devletinin olmazsa olmazı olduğu asla unutulmamalıdır.

 

Avukatlık mesleğine önyargılı bakış, geçtiğimiz yıl yaptığı savunmalar dolayısıyla meslektaşlarımızın soruşturmalarla muhatap olmaları, haklarında soruşturma izinleri verilmesi ile de somutlaşmıştır.

 

Oysa Avukata tanınan bir takım güvenceler, kendisi için bir 'ayrıcalık' olmayıp, savunmasını yaptığı vatandaşların hak arama özgürlükleri içindir.

 Avukata savunma görevini yapması sebebiyle yöneltilen her kısıtlama, esasen vatandaşlarımızın savunma hakkına ve hak arama özgürlüğüne karşı yapılan bir saldırıdır. Savunmanın olmadığı bir sürecin "yargılama" olarak nitelenebilmesi mümkün değildir.

Savunmaya ve onun temsilcisi olan avukata yönelik bu tür ihlal, kısıtlama ve saldırıların avukatların savunma görevlerini yapmalarına bağlı olarak haklarında sistematik suç duyurularında bulunulması, savunmayı sindirme ve yıldırmaya yönelik, bir tür "gözdağı" niteliğindedir.

Savunma hakkı, her bir birey ve toplumun bütünü için temel ve ortak bir güvence olmasının yanı sıra, yargılama faaliyetini demokratikleştiren, hukuk güvenliğini sağlayan asli bir unsurdur.

Avukatın müvekkilini savunmak amacıyla karşılaştığı haksızlıkları, haksızlık nedenlerini ve bu haksızlığa yol açan uygulamaları her ortamda eleştirmesi hem hakkı, hem de asli görevidir.

Temel hak ve özgürlüklere aykırılıkların kamuoyu ile paylaşılması savunma hak ve görevin en doğal sonucudur ve bu nedenle hukuka aykırılıktan söz edilmesi de mümkün ve doğru değildir.

Bu işlevini hakkıyla ve gereği gibi yapabilmesi için savunma mesleğinin, özgür bağımsız ve dokunulmaz olması gerekir.  

İzmir Barosu olarak hep olduğu gibi bundan sonra da,savunmaya ve avukata yönelen her türlü hukuka aykırı uygulamalara, tehditlere, gözdağı vermelere, görevi nedeniyle gözaltına alınmalarına, tutuklanmalarına karşı gerekli her türlü meşru-demokratik tepkimizi göstermekte kararlı olduğumuzu bir kez daha vurgulamaktayız.

 

Çünkü Barolar olarak bu bizim asli görevimizdir.

 

Avukatlık Kanunu 76. maddesinde barolar   hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumakla görevli kurumlar olarak tanımlanmış;  95. maddesine 2001 yılında eklenen 21. fıkra ile de Baro Yönetim Kurullarına Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak görevi verilmiştir.

 

Bu noktada dikkat çekmek istediğimiz bir başka husus da, hukuk mücadelesinin gereği olarak Barolar tarafından açılan davalarda husumet  gerekçe gösterilerek verilen red kararlarıdır. Uzun yıllar varolan sıfat ehliyeti, birden  bire "yok" kabul edilmiştir.

 

Günümüzde insan hakları 1. kuşak insan hakları, 2. kuşak insan hakları, 3. kuşak insan hakları olarak sürekli gelişim göstermektedir. İnsan haklarının sürekli gelişimine paralel olarak baroların görev alanları da sürekli gelişecektir. Ancak son zamanlarda Barolarımızın çevre hakları, kadın ve insan hakları gibi alanlarda açtığı davalar, husumet ehliyeti gerekçe gösterilerek reddedilmektedir.

 

Haklar alanındaki gelişmeyi görmeyen yargının, hukukun üstünlüğünü sağlayamayacağı açıktır.

 

Değerli Meslektaşlarım ,

 

04.07.2012 günü iktidar partisi milletvekilleri tarafından TBMM Başkanlığına sunulan Avukatlık Kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifine de değinmek istemekteyim. Bu teklifle  Barolar Birliğinin delege yapısı, anti demokratik olarak değiştirilmek istenmektedir.

 

Üye sayısı fazla olan barolar, barolar birliğinde 700- 800 üyesini  1 delege ile temsil ettirebilecekken üye sayısı az baroların, 10- 15 hatta 7-8 üyesinin bir delege ile temsili mümkün olacaktır. Yasa teklifinde bu durum baroların eşit ve demokratik katılımı olarak tanımlanabilmektedir.  Oysa Barolar Birliğinde Barolar değil avukatlar temsil edilecektir. Temsilin de eşit ve demokratik olması asıldır.

 

Molierac'ın ünlü sözünü bir kez daha hatırlamanın ve hatırlatmanın tam zamanıdır.


Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile ne hakime, hele ne de iktidara tabiyiz…………

Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!

Değerli Hukukçular

Bölgemizde savaş çığırtkanlıklarının doruğa ulaştığı  bu günlerde Adli Yıl açılışının, Dünya Barış Günü'ne denk gelmesi anlamlı ve önemlidir.

Uluslararası hukukun gözden çıkarılmasına kayıtsız kalmamalıyız.   

Bölgemizde büyük bir düşmanlığa ve yıkıma yol açacağı kesin olan emperyalist savaş politikalarına karşı durmak ve barışın dilini yükseltmek zorunda olduğumuza inanıyor; kardeşlerimiz ve komşularımızla savaşa hayır diyoruz. 03/09/2012

 

İzmir Barosu Başkanı

  Av.Sema PEKDAŞ

 

 

 
İçerik-11
İçerik-10
İçerik-12
İçerik-9
İçerik-13
Baro Levhası BARO LEVHASI
Sicil No:
Adı:
Soyadı:
BaroNet
Anlaşmalı Hastaneler
Av.M.Taner Ünlü Kütüphanesi
BaroTV
OCAS
UYAP
Avukat Spor Oyunları
Baro Kart
E-İmza