Birleşmiş Milletler kararına dayalı olarak ABD-Fransa-İngiltere ve diğer ülkeler tarafından Libya'ya yapılan askeri harekat, ''uluslararası meşruiyet ilkesine'' ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne aykırıdır. Bu bakımdan Türkiye'nin uluslararası meşruluktan yoksun olan bu askeri harekâta doğrudan veya dolaylı olarak destek vermemesi gerekmektedir. Ancak Hükümetin başlangıçta ihtiyatlı olan tutumunu bırakarak, giderek askeri operasyonlara lojistik destek verme ve hatta TBMM'den tezkere çıkarma eğiliminde olduğu anlaşılmaktadır.
Birleşmiş Milletler, dünya savaşlarının yarattığı korkunç sonuçlardan ders alınarak kurulmuştur. 26/6/1945 günü San Francisko'da imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması, Türkiye tarafından 15/8/1945 gün ve 4801 no lu kanunla onaylanmıştır. Anayasanın 90.maddesinin son fıkrasına göre; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir."
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi kural olarak savaşı yasaklamıştır. Milletlerarası adalet, barış ve güvenliğin korunması amacıyla "Güvenlik Konseyi" ve "Milletlerarası Adalet Divanı" gibi kurumlar oluşturulmuştur.
BM Sözleşmesi'nin 2.maddesine göre;
"Teşkilatın üyeleri, uluslararası nitelikteki uyuşmazlıklarını, uluslararası barış ve güvenliği ve adaleti tehlikeye koymayacak şekilde barış yolları ile çözerler."
"Teşkilatın üyeleri, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir devletin toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı, gerekse Birleşmiş Milletlerin amaçları ile telif edilemeyecek herhangi bir surette, tehdide veya kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar."
BM Sözleşmesi'nin temel ilkesi olan "Kuvvet Kullanma ve Tehdidi Önleme Yasağı"nın yukarıda 51.maddede belirtilen "meşru savunma" ve 42.maddede belirtilen "açıkça askeri güç kullanımına izin verme" istisnalarının bu olayda uygulanması hukuken mümkün değildir.
ABD, İngiltere, Fransa ve yandaş ülkeler, Libya'ya karşı planladıkları ve fiilen uygulamaya koydukları askeri saldırı ile BM Sözleşmesi'nin 2. maddesini ve BM 'in ''barışı koruma ilkesi'' ile ilgili kararlarını açıkça ihlal etmişler ve uluslararası barış, adalet ve güvenliği tehlikeye düşürmüşlerdir. Bu askeri saldırıya, karadan, havadan, denizden fiili destek veren veya mali olarak destekleyen ABD ve Avrupa ülkeleri BM hukukunu açıkça ihlal etmektedirler.
Geçmişte Irak ve Afganistan askeri müdahalelerinde yüz binlerce sivil insan ölmüş ve yaralanmış, ülkelerin kültür ve tabiat varlıkları talan edilmiş ve binlerce savaş suçu işlenmiştir. İnsanlık tarihinde utanç sayfaları olarak yer alacak bu emperyalist paylaşım saldırı ve savaşlarından yeterince ders alınmadığı acı bir gerçektir.
ABD ve Avrupa, dünyanın genel olarak güney yarım küresinde yer alan az gelişmiş ülkelerin despot liderlerini ve zorba yönetimlerini uluslararası kirli silah ticareti ve başta petrol olmak üzere diğer ulusal çıkarları için desteklemektedir. Bu bakımdan Libya'daki diktatörün ve zorba yönetiminin ABD ve Türkiye'nin yakın ve sıcak ilişkilerde bulunduğu Suudi Arabistan ve Arap emirliklerinden önemli ölçüde bir farkının olmadığı hususu aşikardır.
Libya ülkesine yönelik askeri müdahalenin insanlık ve demokrasi adına değil, petrol için yapıldığı gerçeği açıkça ortadadır. Petrol kaynakları nedeniyle iştahı kabaran ABD-Fransa ve İngiltere'nin başını çektiği saldırganlığın, yoksul Afrika ülkelerinde milyonlarca insanın katledildiği, soykırımların yapıldığı iç savaşlarda izleyici kaldıkları gerçeğini, insanlık unutmamış ve unutmayacaktır.
Geleneksel dış politika ilkesi olarak Anayasamıza giren "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesinin hukuksal açıdan önemli bir dayanak olduğu unutulmamalıdır.
Türkiye kendi ulusal ve uluslar arası çıkarlarına tamamen aykırı olan Libya askeri harekatına doğrudan ve dolaylı olarak hiçbir destek vermemelidir.
TBMM üyesi milletvekillerimizi ''uluslararası barış ve adalet için'', hükümetin Libya operasyonuna pasif destek mahiyetli tezkeresine, TBMM'de yapılacak oylamada RET oyu vermeye çağırıyoruz.
Saygılarımızla.
Av. Ercan DEMİR
İzmir Barosu
Başkan Yardımcısı