KAMUOYUNA
Son zamanlarda savunmaya, avukatlık mesleğine ve meslek örgütümüz barolarımıza yönelik tehdit ve saldırılara karşı sözümüzü söylemek, duruşumuzu ve mücadele kararlılığımızı göstermek amacıyla sık sık açıklama yapar hale geldik.
Bugün de, kamuoyunda 2. Ergenekon davası olarak bilinen davanın, İstanbul Özel Yetkili 13 Ağır Ceza Mahkemesinin Silivri Cezaevinin sınırları içindeki duruşma salonunda 11.Mart.2013/Pazartesi günü yapılan duruşmasında jandarma tarafından darp edilen Baromuz üyesi meslektaşımız Av. Murat Ergün'ün yaşadıklarını kamuoyu ile paylaşmak, mesleğimize yapılan saldırıyı hukuk devletine karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul ettiğimizi açıklamak ve tüm yetkilileri göreve davet etmek için karşınızdayız.
Silivri Cezaevi sınırları içindeki söz konusu duruşma salonunu, salonda bulunan kameralardan mahkeme heyeti sürekli olarak izleyebilmektedir. Buna rağmen mahkeme heyeti avukatlara yönelik darp fiillerine karşı hiçbir müdahalede bulunmamıştır. Fakat duruşmanın sonunda, bir gün önceki duruşmada yaşanan olaylar nedeniyle jandarma tarafından tutulan 4 ayrı tutanak ve kamera kayıtları incelenerek kolluk güçlerine fiili mukavemet ve saldırıda avukatlar hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.
Oysa adil bir yargılamada avukata yönelik saldırıya engel olunmak gerekeceği gibi duruşma salonunda avukatlara yönelik darp fiilini gerçekleştirenler hakkında suç duyurusunda bulunulması, objektif davranılması gerekirdi. Ama mahkeme jandarma tarafından gerçekleştirilen darp fiilini görmezden gelmiş, sadece avukatları hedef almıştır.
Hep söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz: Avukat ve savunma yoksa adalet de yoktur, hukuk devleti de.
Ancak, savunmaya tahammül edilmeyen, savunmanın şeklen varlığı istenen yargılamalar dönemindeyiz. Bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir, bu duruma karşı mücadele etme kararlığımız da bilinmelidir. Çünkü bir gün herkesin savunulmaya ve avukata ihtiyacı olacaktır.
Hepimiz biliriz ki, adil yargılanma hakkının gerçekleşebilmesi için öncelikle hak arama özgürlüğünün gerçek bir özgürlük olarak kullanılması, hukuki dinlenilme hakkının hiç tereddütsüz tanınması, şüpheli ve sanığın hakkındaki tüm delilleri görebilmesi ve delillere karşı sözünü söyleme hakkının bulunması, savunması için delil sunabilmesi bu delillerin de toplanması zorunludur. Bu haklarını kullanabilmesi için kişinin seçeceği bir müdafiinin yardımından yararlanma hakkı mevcuttur ve bu hak adil yargılanma hakkının en önemli teminatıdır.
Bu nedenle savunma görevi yapan avukat, adil yargılanma hakkı için vazgeçilmezdir ve yargı görevi yapandır, TCK 6 maddesinde de bu durum açıkça belirtilmiştir. Bizler avukatlığın ne olduğunu ve önemini biliyoruz. Adalet ve vicdanın gerçekleşmesi için mücadele etmekte kararlıyız, haklarımızı ve yetkilerimizi kullanmakta hiçbir korkumuz ve tereddüdümüz de yoktur.
Bu nedenle tutuklu meslektaşlarımızın hukuk ve özgürlük mücadelesinde onların yanında olduğumuz gibi avukatlık yapmaları engellenen, duruşma salonlarında darp edilen meslektaşlarımıza yönelik saldırılara karşı da mücadelede etmek konusundaki kararlığımızı bir kez daha tüm kamuoyuna duyurmaktayız.
Hiçbir kimse ve kurum, savunma görevini yapan avukatı görevini yapmaktan alıkoyamaz ve engelleyemez, hele hele darp edemez. Savunma dirençli ve kararlı meslek örgütü ile bu duruma karşı durmak görevinin bilincindedir.
Ve bir kez daha hatırlatmak gerekirse Anayasamıza göre devletimiz bir hukuk devletidir. Anayasada hukuk devletinin açık ve örtülü olarak tanımı yapılmamış, bilinir olduğu varsayılmıştır. Çünkü insanlık, binlerce yıl hak ve adalet mücadelesinde çok acılar yaşamış ve çok bedeller ödemiştir, insanlık tarihi bu mücadelenin tarihidir.
Hukuk devleti de bu mücadelenin ulaştığı en son aşamalardan birisidir ve polis veya jandarma devletinin karşıtı olarak doğmuştur. Günümüze kadar da kendisine pek çok nitelik eklenen hukuk devleti gün geçtikçe yönetenler karşısında bireye sağladığı güvencelerle donatılmaktadır. Avukatın görevi ise, hukuk devletinin bireylere sağladığı güvenceleri korumak ve bu hak ve güvencelerin kullanılmalarını sağlamaktır. Bu görevimizi gereği gibi yapmak ve hukuk devletini savunmak da bizlerin sorumluluğudur.
Bizlerden görevlerimizi yapmamamız ya da göstermelik olarak yapmamızın istenmesi hiç kimsenin hakkı olamaz.
Hukuk Devletini, Adil Yargılanma Hakkını, Savunmayı, Mesleğimizi, Meslektaşlarımızı ve Örgütümüz Barolarımızı savunmaktaki kararlılığımız bilinmelidir.
Saygılarımızla.14.03.2013
Av. Sema PEKDAŞ
İzmir Barosu Başkanı