BASINA VE KAMUOYUNA

İzmir Karabağlar Polis Merkezi Amirliği'nde Fevziye Cengiz'in uğradığı işkencenin kamuoyunda yarattığı infiale İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin' in gösterdiği tepkiyi anlamıyoruz, anlamayacağız ve Sayın Bakan' ı istifaya davet ediyoruz.

Biz Sayın Bakanı;

* Erciş' te çadırlarda kalan depremzedelere, "Koskocaman saraylarda kalıyorsunuz."  derken,

* Ankara Kızılay'da meydana gelen patlamada yaşamını yitiren yurttaşlarımızdan " adet" olarak bahsederken,

* Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın tutuklanmasına yapılan itirazlara karşı bu kişinin "80 öncesi gençlik yıllarının ve akrabalarının" araştırılması gerektiğini önerirken,

* "Kürt sorunu diyorlar. Ben arıyorum sorunu bulamıyorum" açıklamalarını yaparken de dinlemiştik.

Sayın Bakan bu kez Karabağlar Karakolu'ndaki işkenceye gösterilen kamuoyu tepkisi üzerine, işkence yapan polislerle ilgili "İzmir Konak meydanında bir darağacı kuralım, bu personeli darağacında asalım mı? Ne isteniyor?" sorusunu sorarken görülmüştür.

Sayın Bakan, öncelikle yetki, görev ve sorumlulukları bulunduğunu hatırlayarak, bulunduğu konum gereği kamuoyuna bu tür sorular yöneltmekten vazgeçmeli, sorunlara yanıt/çözüm üretmelidir.

Bilineceği üzere, TCK 94. maddesi, bir İNSANLIK SUÇU olan İŞKENCE' yi düzenlemektedir. Söz konusu maddede yer alan  "Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren …" hükmü gereğince eylemin işkence olduğunun kabulü ve sorumluların anılan madde hükmünce cezalandırılmaları gerekeceği tartışmasızdır.

Sorumluların kim olduğuna gelince, başta eylemi gerçekleştirenler olmak üzere, müdahale etmeyenler, engellemeyenler ve görmeyenlerin de sorumluluğu olacağı aynı maddenin 4 ve 5. fıkralarının gereğidir.

"Ne isteniyor?" diye soran Sayın Bakan'a, yukarıda açıkladığımız şekilde "Adalet için hukuka uygun davranın ve gereğini yapın" diye cevap vermek yanlış olmayacaktır inancındayız. İlgili mercilerden titizlik bekleyenlerin talebi elbette ki, yasaya aykırı bir tutum ve uygulama değildir.

Sayın Bakan,

Karabağlar Karakolu'ndaki işkence olayı ile ilgili açıklamalarınızı, idam cezasına hayır kampanyasının örgütleyicisi olan İzmir Barosu olarak, olayı çarpıtma ve yerine getirilmeyen sorumluluklarınızı gizleme çabası olarak algıladığımızı belirtmek isteriz. Siz sahip çıkmasanız da "işkenceye sıfır tolerans" Baromuzun sonuna kadar sahip çıktığı ve önemsediği bir yaklaşımdır.

Belki şimdi bu kez; TÜM sorumlularla ilgili TÜM yaptırımlar uygulanabilir ve işkenceye karşı sıfır toleransı hissettirecek bir kararlılık gösterilebilir.

Bu nedenle yetkililerden beklenen öncelikle olayın adının doğru konulması suretiyle sorumlular hakkında gerekli yaptırımların derhal uygulanmasıdır. 

Göstermelik olarak yalnızca eylemi gerçekleştirenler hakkında soruşturma açmakla yetinmek, engellemeyenleri, en önemlisi sıralı sorumlularla ilgili hiçbir işlem yapmamak ve mağduru asıl suçlu gibi göstermek işkenceye karşı cezasızlık olgusunun yerleşmesine yol açacaktır.

Sayın Bakan,

Görevinizin getirdiği sorumluluk, bu hususlarda titizlik göstererek gereğinin yapılmasını takip etmektir. Görülmektedir ki siz görevinizin sorumluluklarını yerine getirmek yerine, kamuoyunu oyalamayı, süren davalarla ilgili yargıyı etkileyecek nitelikte açıklamalar yapmayı ve insanların acılarıyla dalga geçebilmeyi tercih etmektesiniz.

Sayın Bakan,

Bu tarzınız ve açıklamalarınız ne hukuka ne de demokratik toplum anlayış ve uygulamalarına uygundur. Bu kez demokratik olgunluk gösteriniz ve istifa ediniz.

Saygılarımızla…

                                                                                                                       Avukat Sema PEKDAŞ

                                                                                                            İzmir Barosu Başkanı