YANARAK SESİNİ DUYURANLAR,
"SORUMLULAR" IN YAPACAĞI "SORUNLU" SORUŞTURMALAR!
"Hayata Dönüş Operasyonları" nda, ring araçlarında, hapishanelerde yanıyor insanlar. Kendilerini yaktılar deniliyor. "Sorumlu" lar "sorunlu" soruşturmalar yapıyorlar, insanlar yanıyorlar…
Tutukluluğun infaza dönüştüğü, hapishanelerin dolup taştığı, mahpusların insan onuruyla bağdaşmayan yaşam koşullarını duyuramadığı bir ortamda insanlar bu kez Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinde yandılar.
"İstifam çözüme katkı sağlayacaksa bir dakika durmam", cezaevi sorunu,"geçmişten gelen bir sorundur"açıklamaları ile birlikte on üç insanın yaşamını yitirdikten sonra "sorumlular" tarafından yürütülen soruşturmalar ile sorunun çözülemeyeceği aşikârdır.
Adalet Bakanlığı verilerine göre, son on yıl içerisinde tutuklu ve hükümlü sayısı 2002 yılında 59.429 iken 31 Mayıs 2012 itibariyle 125.100 kişiye çıkmıştır. "Geçmişten gelen" işkence, tecrit, insan onuruyla bağdaşmayan yaşam koşulları, sağlık hakkı ihlali, anadil yasağı başta olmak üzere birçok sorun geçmişten beri dillendirilmekte ancak sorunlara çözüm üretilememektedir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13 kişinin öldüğü yangının ardından dün ikinci yangının çıktığı Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinden nakledilen 42 çocuk hükümlü ve tutuklunun İzmir'e getirildiği, Aliağa Cezaevi İnfaz Kurumu Kampüsüne yerleştirildiği bildirilmiştir. Aliağa Cezaevi İnfaz Kurumunda yaşanan hak ihlallerine ilişkin İzmir Barosu Cezaevi Komisyonunun düzenlediği rapor, yaklaşık üç ay önce TBMM İnsan Hakları İnceleme ve Araştırma Komisyonuna gönderilmiş ancak çıplak arama, sağlık hakkı ihlali, insan onuruyla bağdaşmayan yaşam koşulları gibi "geçmişten gelen" birçok sorun konusunda inceleme başlatılmış, çözüm üretilmiş değildir. Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinden nakledilen 42 çocuk hükümlü ve tutuklunun benzer sorunlarla karşılaşması beklenmedik bir durum değildir.
Türkiye İnsan Hakları Kurumu yasa tasarısı, TBMM Genel Kurul gündemindedir. "Olası ihlalcinin aynı zamanda koruyucu olması"mümkün değildir."Sorumlunun soruşturması, ihlali önlemesi" mümkün değildir. İhlalleri önleyecek, hakları koruyacak bir kurumun mutlak surette yönetimden bağımsız, gözlenebilir, denetlenebilir bir yapıda olması gerekmektedir. Aksi halde "sorumluların yapacağı sorunlu soruşturmalarla" sorunlar geçmişten günümüze devam edecektir. Bu anlamda, Türkiye İnsan Hakları Kurumu yasa tasarısıgeri çekilerek, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek Protokolüne uygun bağımsız bir önleme mekanizmasının oluşturulması için çalışılmalıdır.
Yaşamını yitiren mahpusların acılı ailelerinin acılarını derinden paylaştığımızı belirterek başsağlığı diliyor, Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinde yaşanan olayların "sorumlularının" cezalandırılmasının temini amacıyla yapacağımız suç duyurusunun son olmasını diliyoruz. 20 Haziran 2012
Av. Sema PEKDAŞ
İzmir Barosu Başkanı