Amaç
Ekonomik açıdan zayıf olan bireylere bu durumlarına rağmen hak arama olanağı veren adli yardım hizmeti, hakları, salt iyi birer norm olmaktan çıkarmakta ve hayata geçen etkin kavramlar olmasını sağlamaktadır. Bu nedenle, TBB Adli Yardım Yönetmeliği'nde adli yardımın amacı tanımlanırken söz konusu hizmetin bu niteliğine de vurgu yapılmıştır.
"Adli yardımın amacı, bireylerin hak arama özgürlüklerinin önündeki engelleri aşmak ve hak arama özgürlüğünün kullanımında eşitliği sağlamak üzere, avukatlık ücretini ve yargılama giderlerini karşılama olanağı bulunmayanların avukatlık hizmetlerinden yararlandırılmasıdır."(TBB Adli Yardım Yönetmeliği md.1/2)
Kapsam
Avukatlık Yasası'nın 176.maddesinde adli yardımın tanımı
yapılmıştır. Buna göre;
"Adli yardım, avukatlık ücretlerini ve diğer yargılama giderlerini
karşılama olanağı bulunmayanlara bu Kanunda yazılı avukatlık
hizmetlerinin sağlanmasıdır."
Böylece, "kanun işleri ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait evrak düzenlemek" (Av. Y. M.35/1) adli yardım hizmeti kapsamında olabilecektir.
Görüldüğü gibi, Barolar kanalıyla verilecek olan adli yardım hizmeti esas olarak avukatlık hizmetini kapsamaktadır. Ancak TBB Adli Yardım Yönetmeliği'nin 6/a.3.maddesi uyarınca, koşulları varsa, yargılama giderleri için istenecek adli yardım talebinin mahkemeler tarafından reddedilmesi halinde baro yönetim kurullarının kararıyla yargılama giderlerinin de adli yardım fonundan karşılanması olanağı vardır.
Yasanın 177.maddesinde ise Adli Yardım Büroları başlığı altında hizmetin verilmesi yöntemi düzenlenmiştir. Buna göre;
"Adli yardım hizmeti, baro merkezlerinde, baro yönetim kurulunca avukatlar arasından oluşturulan adli yardım bürosu tarafından yürütülür. Baro yönetim kurulu, ayrıca baro merkezi dışında avukat sayısı beşten çok olan her yargı çevresinde de bir avukatı adli yardım büro temsilcisi olarak görevlendirebilir. Büro ve temsilciler, baro yönetim kurulunun gözetimi altında çalışırlar."
Adli Yardım / Avukatlık Mesleği
Avukatla temsilin zorunlu olmadığı ülkemizde, salt bu nedenle özellikle yargıda çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Avukatla temsil zorunluluğunun olmayışı, her şeyden önce "herkes yapabilir" yanlış duygusunu yaratmakta, bir avukat yardımı olmaksızın yapılmaya çalışılan her işte ilerleyen aşamalarda avukatsız iş görmeye çalışmanın handikapları anlaşılsa da çok geç olmakta, pek çok avukat bu noktada kendisine yapılan başvurular nedeniyle zor durumda kalmaktadır. Oysa avukatlar, her türlü hukuki uyuşmazlığı çözmek üzere eğitim almakta ve emeklerini, zamanlarını bu işe vakfetmektedirler. Bu çerçevede hukuki uyuşmazlıkların çözümünde bir avukat yardımı almak bu yardımdan yararlanan kadar genel olarak tüm yargı sisteminin yararınadır. Sayın Meral Sungurtekin de Yargı Reformu 2000 Sempozyumu'nda aynı noktayı vurgulamıştır.
"Hukuki Yardıma gereksinme duyanların bir avukata danışması ve menfaatlerinin onun tarafından korunması birey menfaatinde olduğu kadar, kaliteli ve hızlı yargılamayı temin konusundaki kamu menfaatinde de bulunmaktadır." (Yrd. Doç. Dr. Meral Sungurtekin- Yargı Reformu 2000 Sempozyumu İzmir, İzmir Barosu Yayınları)
Bu vurgu ise; avukatların, sadece yargının değil bir bütün olarak hukukun ve, hak ve özgürlüklerin olmazsa olmaz unsurları olduğunu göstermektedir.
Avrupa Konseyi Avukatlık Mesleğinin İcrasındaki Özgürlükler Hakkında 9 Numaralı Tavsiye Kararı'nın Taslak Gerekçesi'nin 22.maddesinde de "Esas olarak, herkesin sahip olduğu insan hakları ve temel özgürlüklerin, medeni ve siyasal haklar gibi ekonomik, sosyal ve kültürel hakların yeterli bir şekilde korunabilmesi, tüm bireylerin özgür bir hukuk mesleğinin sağladığı hukuk hizmetlerine, etkin bir biçimde ulaşılmasına bağlıdır" denilmek suretiyle aynı konuya işaret edilmiştir.
Yani her türlü hak ve özgürlüğün korunabilmesi, geliştirilip yerleştirilmesi, herkesin, hukukçular tarafından verilen hukuk hizmetlerine etkin bir şekilde ulaşabilmesi ile mümkündür. Bu saptama hukukçulara ve özellikle avukatlara çok önemli sorumluluklar yüklediği gibi, mesleklerinin vazgeçilmezliğine yapılan vurgudan hareketle yine çok önemli mesleki hak ve yetkiler de getirmektedir.
Herkesin hukuki sorunlarını çözmede bir avukata başvurması gerektiği ve bunun mutlak bir gereksinim olduğu, gerek hakları düzenleyen normların içeriğinden gerekse hukuk uygulamalarından kolaylıkla varılabilecek bir sonuçtur. Ancak bu sonuca varırken, ekonomik nedenlerle bir avukata başvurma olanağı bulunmayanların da gözetilmesi gerektiğini unutmamak gerekir. Barolar kanalıyla verilen adli yardım hizmeti, yukarıda söz ettiğimiz mutlak gereksinim ile ekonomik nedenlerle bu gereksinimini karşılayamayanlar arasındaki dengeyi sağlamada çok önemli bir işleve sahiptir.
Bu nedenledir ki, avukatlık mesleğine ilişkin uluslararası belgelerde adli yardıma ilişkin özel hükümlere yer verilmiştir. Avukatlık mesleğine ilişkin önemli belgelerden biri olan Havana Kuralları - BM Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipler'in başlangıç bölümünde "bütün insanların sahip olduğu ekonomik, sosyal ve kültürel veya kişisel ve siyasal nitelikteki insan hakları ve temel özgürlüklerin yeterli bir biçimde korunması, herkesin bağımsız hukukçuların sağladığı adli hizmetlere etkili bir biçimde ulaşma hakkına sahip olması gerektiği"nden söz edildikten sonra, 3.maddesinde "Hükümetler, yoksullara ve gerektiği takdirde mahrumiyet içinde bulunan diğer kimselere adli hizmet verilmesi için yeterli mali imkanlar ve başka kaynaklar sağlar. Avukatların meslek örgütleri bu hizmetlerin, imkanların ve kaynakların organize edilmesinde ve sunulmasında işbirliği yapar" denilmek suretiyle bu konuda hükümetlere ve barolara düşen sorumluluk belirlenmiştir.
Avrupa Konseyi Avukatlık Mesleğinin İcrasındaki
Özgürlükler Hakkında 9 Numaralı Tavsiye Kararı'nın başlangıç
bölümünde "Adalete ulaşmanın, ekonomik bakımdan zayıf durumda olan
kişilere de avukatlık hizmeti sunmak olduğu düşünülerek" denilmek
suretiyle adaleti sağlama hedefi ile adli yardım hizmeti arasındaki
bağlantıya işaret edilmiştir. Aynı metnin IV numaralı
Prensibinin Başlığı "Tüm Şahısların Avukatlara Erişebilmesi"
olup,
1.maddesinde "Herkesin bağımsız avukatlarca sağlanan hukuki
hizmetlerden etkin bir şekilde yararlanması için tedbirler
alınmalıdır."
2.maddesinde "Avukatların ekonomik bakımdan zayıf kişilere de hukuk
hizmeti vermeleri teşvik edilmelidir."
denilmektedir.
Konuyla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta da, insan haklarına ve adalete hizmet eden adli yardım hizmetini veren avukatların, bu hizmeti vermeleri nedeniyle ekonomik açıdan zayıf duruma düşmelerini engellemeye yönelik mekanizmaların da kurulması gereğidir. Avukatlık gibi sorumluluğu zaten ağır olan bir mesleğin, adli yardım hizmeti nedeniyle daha da ağırlaşan bir sorumlulukla yapılması gerektiği de göz önünde tutulduğunda, bilgisini, zamanını, emeğini bu kadar önemli bir işe vakfeden avukatın da sistem içinde korunması gerektiği açıktır.
Avrupa Konseyi Avukatlık Mesleğinin İcrasındaki Özgürlükler Hakkında 9 Numaralı Tavsiye Kararı'nda bu konu da düzenlenmiş bulunmaktadır. IV Numaralı Prensibin 4.maddesine göre "Avukatlık ücretini düzenleyen kanun ve düzenlemeler avukatlara makul düzeyde kazanç sağlayıcı ve kamunun hukuk ihtiyacını karşılayıcı nitelikte olmalıdır". Prensiplerin şerhlerinin düzenlendiği bölümün 50.maddesinde madde gerekçesi açıklanırken "avukatların özgür olabilmeleri için makul bir yaşam standardını elde edebilecek kadar kazanmalarının şart olduğu" belirtilmiş aynı bölümün 51.maddesinde de ekonomik açıdan zayıf olanlara adli yardım hizmeti veren avukatların da mesleki açıdan özgür olabilmelerinin sağlanması gerektiği vurgulanmıştır. 50.madde ile birlikte yorumlanması gereken maddede söz edilen mesleki özgürlüğün, salt kamu otoritesinden baskı görmemek anlamına gelmediğini ayrıca bunun ekonomik özgürlüğü de içerdiğini unutmamak gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere, ekonomik açıdan zayıf olan bireylere de yargı mercilerine ve avukatlara ulaşma olanağının sağlandığı, bir yandan da bu tür hizmetlerde bulunan avukatların ekonomik açıdan zorda kalmalarını önleyici tedbirlerin alındığı, ve bu olanaklarla birlikte avukatla temsilin zorunlu olduğu bir hukuk sisteminde adil yargılamadan söz etmek mümkün olabilecektir.
Şimdilik ülkemizde normatif anlamda avukatla temsil zorunluluğu
olmasa bile, adli yardım hizmeti, bireylerin bir avukata başvurma
gereksinimi olduğunu, bunun çok önemli ve gerekli olduğunu hiç
değilse uygulamada gösterecek ve işin pratiğinde bunu zorunlu hale
getirebilecek bir mekanizmadır. Ekonomik açıdan zayıf kişilerin
avukatla temsil edilebildiği, bu nedenle daha nitelikli ve kaliteli
hukuki işlemler çıkabilen, avukata başvuranların hukuken geçerli
olması kaydıyla başvurucuların istemlerine uygun kararlar elde
edebildiği, kişilerin adalet duygusuyla sonuç alabildiği bir
sistemin içinde, elbette ekonomik açıdan rahatlıkla bir avukata
başvurabilecek olanların kayıtsız kalacakları düşünülemez. Bu
nedenle ADLİ YARDIM, adalete, insan haklarına ve hukuka olduğu
kadar AVUKATLIK MESLEĞİNE DE HİZMET EDEN ÖNEMLİ BİR
ARAÇTIR.
İZMİR BAROSU ADLİ YARDIM BÜROSU Gerek Avukatlık Yasasındaki
değişikliklerin gerekse ilgili yönetmeliklerin hazırlanmasında
başından sonuna dek aktif bir rol alan İzmir Barosu, yasal
düzenlemenin yapılışından hemen sonra adli yardım bürosunu yeniden
yapılandırmış ve Adli Yardım Bürosu Yönergesini hazırlayarak
uygulamaya koymuştur.
Hali hazırda Adli Yardım Bürosu listelerinde ilçelerle birlikte 1652 avukat görev yapmaktadır. Büroda görev alma başvurusunda bulunmak için herhangi bir zaman sınırlaması olmayıp başvurular devam etmektedir.